18 Mayıs 2011 Çarşamba

Histeri Çalışmaları



Türkiye'de Müzik yapmak. Müziği yaparken değişmek, değişime uğramak, bir nevi evrilmek. Ya evrilmiş şekilde başlarsın ya da zamanla evrilip, olgunluğa erişirsin. 

İki farklı yol var. Yaşayarak öğrenmek. Keşfedip, mücadele etmek. Yaşayarak öğrenip sonra 360 derecelik bir kırılma yaşamak. Büyük risk. İnsan egosu için zıt bir temas. İki farklı dünyadan birinde zirvede olup "ya yerim dünyanızı" dedikten sonra paralel evrendeki ruhunuza adapte olmak. 

Çilekeş ya da Peyote Konser takviminde görünen adıyla Histeri Çalışmaları. İlk albümünden bu yana Çilekeş'i takip eden biriyim. Dinleyici olarak onların evrilmesiyle birlikte evrildiğime inanıyorum. Y.O.K'u, Siyah'ı binlerce kez dinlediğimi çok iyi biliyorum. Katil Dans albümünü aldıktan bir kaç gün sonra kaybettim. Sonra download etmek bana gruba ya da müziğe ihanet olarak algıladığımdan korsan olarak indirmedim ya da gidip yenisi almadım. (Malum işsizlik, öğrencilik vs.) Tabi bu süreçte sürekli yeni bir şeyler keşfedip durdum. Daha deneysel müzikler, müzikte sanatsallığı ön plana çıkartan, piyasa karşıtı yer altı isim veya isimler. Tabi dinleyici olarak bunları yaşarken, müzik icraa eden biri olarak sürekli bu evrilmelerle kendi içimde sürekli değişikliler aradım. Henüz Histeri Çalışmalar'ı yokken bana sorulan "Türk gruplarından kimleri dinlersin?" sorusuna çok zor yanıtlar verdim. "DANdadaDAN, Replikas, Sakin falan..."başka?". "Ya bilmiyorum aslında işte öyle çok taptığım biri yok, daha deneysel farklı bir şeyler arıyorum. Artık herkes Mor ve Ötesi'nin, Duman'ın kopyası gibi..."

Çileşek sadece 3-4 yıl öncesinde bayıla bayıla dinlediğim bir grup olarak kalmıştı. Katil Dans'ı hayvan gibi dinleme istediğime rağmen bir türlü aynı frekansta olamadık. Zira içimde bu adamlar değişiyor mu? diye düşündüm. Bunu Katil Dans'ı dinleyerek yorumlamadım. Y.O.K albümünde Gibson gitarları kullanırken bir anda Fender'e dönüp, kliplerindeki değişen tiplerine göre yaptım. Bir de albümü incelerken yazılmış uzun şarkı sözleri ve içeriklerine bakarak. 

Kafamın iyiden iyiye piyasa müziğine karşı yoğun antipati beslediği dönemlerde, yoğun ön yargılarımla artık grup isimlerine göre müziklerini dinlemeden "haha bunlarda şöyle, böyledir" diye sövmeye başladım. Hele bir de Sezen Aksu coverlayanlar yok mu? Neyse... 

Histeri Çalışmaları bu dönemin hemen ardından geldi. O dönemde henüz Bir Baba Indie yazarı değilken Rüzgar-Motif'te şöyle bir şey yazmıştım. (Işınlan)

Bu yazının ardından daha yakın bir markajla takip etmeye devam ettim. Bazen bu albümü dinlemekten çoğu defa vazgeçtim. Çünkü psikolojimin darma duman olduğu bir kaç ay öncesinde beni daha fazla bunalıma sürüklemesi beni korkuttu. Bir kaç ay öncesinde psikolojimin bir çok özel sebepten dolayı darma duman olduğu dönemde bir de üstüne kız arkadaşım olduğu için bugün pişmanlık duyduğum biri için Taç'ın sözlerini yazıp göndermiştim. Bir arkadaşım sen doktora git diye geri dönüş yapmıştı. O kızdan ayrıldıktan sonra Askı'nın sözlerini blog adresimin tepesine yazmıştım. "... Her gece sana bulanıyor midem" (buradan da ne kadar derin etkileri olduğunu algılayabilirsiniz)

Son üç ay içerisinde anti-depresanlarla birlikte aldığım bir 10-15 kilo ile dün Bir Baba Indie toplantısında eğlenerek "Ayı Yogi" espirisini kendime yaptım. Neyse, kişisel muhabbetimi öne sürerek Histeri Çalışmalarının insan üzerindeki etkilerinden bahsetmek istedim. 

Peyote, Mayıs ayı takvimi

Çilekeş. İsim olarak ne kadar garip ve basit. Yukarıda bahsettiğim grup isminden o gruba sövme hareketimi Çilekeş'i tanımasam aynen sövmeye devam edip belki hiç Çilekeş'i tanıyamazdım. Zira yakından takip ettiğimden Çilekeş bende itici olmaktan ziyade beyaz papatyalar arasında koşturan insanlar gibi saf ve temiz bir etki uyandırmaya başlamıştı; ama bu iticilik konusunda Çilekeş'in ne düşündüğünü bilmiyorum. Peyote konser takvimine baktığımda Histeri Çalışmalar'ı olarak yer aldığını fark ettim. O yüzden bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü; artık bu evrilmeyle ilgili bir şeyler yazabileceğimi düşündüm. Çilekeş dördüncü albümü için beklentimi çok üste çekti. Daha fazla progressive, daha fazla psychedelic, daha fazla deneysellik. Belki enstrümental şarkılar. Ambianslar. Beklentim bu yönde. Dördüncü albümle birlikte Çilekeş isminden vazgeçeceklerini bile düşünüyorum; ya da giderek soluklaştırıp yok edecekler. Belki 6. albümden sonra kimse "Çilekeş'in konser var gidelim" demeyecek. "Histeri Çalışmaları var bu gece" diyecek. 

Çilekeş ya da Histeri Çalışmaları yazının en başında bahsettiğim bir olayın en zor karar verme sürecidir. Günümüzde piyasaya çıkıp bu işten konserler ve festivallerden dünya kadar para kazanan bir çok isim gibi yapıp, kendi içlerinde asıl yapmaya çalıştıkları "Histeri Çalışmaları" nı yapmaya cesaret edemeyebilirlerdi. Bana göre yaptıkları nefes alıp-verdikleri sürece aldıkları en müthiş karardır.

Tıpkı müziğe başladıkları ilk gün gibi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder