12 Haziran 2012 Salı

ALBUM | Yora - "Gün Sözleri"


Yora, Mayıs ayında Gün Sözleri'ni bizlerle tanıştırdı. O şarkı böyle, şu şarkı böyle klişelerinden uzak, albüm bahanesiyle Yora'yı anlatmak istiyorum. Ne kadar başarabilirim bilmiyorum ama denemekten zarar çıkmaz. Tabi eklemekte fayda var, bizler bir grubu anlatırken kullandığımız tek şey hissiyatlarımız oluyor. Bunu ötesindeki düşünceler, aşırı sığ ve gereksiz cümleler bütünü olduğu için, bu tür değerlendirmeleri yazılarımızın dışında bırakıyoruz. O yüzden bir grubu ya da albümü değerlendirirken, heyecanlarımızı veya hayal kırıklıklarımızı es geçemiyoruz.

Gün Sözleri, İlk Ses ve Son Ses arasındaki hikayeyi anlatan, zaman olarak İrlanda'nın bahar dönemlerine denk gelen bir albüm. Albüm o kadar akıcı ve sürükleyici ki, o hikayenin içinde kaybolmadan, en naif duygularımla, her defasında Son Ses'e kadar gelebiliyorum.

Şarkılarda denize ve güneş ışıklarına bol bol göndermeler var. Aynı göndermenin 50 yaş üstü versiyonunu Bülent Ortaçgil, Sen albümünde bize sunmuştu. O biraz daha kasvetliydi. Yora ise bu temayı daha iç açıcı bir halde bize sunmuş. Eğer Yora bu hissiyatı koruyabilirse seneler sonra Bülent Ortaçgil gibi bize denizden, adalardan, güneşten daha farklı şekillerde ama yine aynı hissiyatla bahsedebilir. Bu temaya yapılan göndermeler daima bana haz vermiştir. Albümün en güzel yanı benim için bu sanırım.

Bir albüm yapmak için çok büyük çabalar, emekler harcanıyor. Her şeyden önce o albümü dolduracak şarkıları yapabilmek gerekiyor. Bazı albümler o kadar zorlamadır ki, sadece albüm dolsun diye eklenen basit, grubun hiçbir özelliğini yansıtmayan ve diğer şarkılardan kopuk şarkılar barındırabiliyor. Gün Sözleri'nde böyle  kopuk bir şarkı yok. Şarkıların tamamı birbiriyle ilişkili ve dokuları uyumlu. Başta bahsettiğim akıcı ve sürükleyici tanımlaması da bununla alakalıdır.

Albüm veya gruplarla ilgili bir şeyler yazarken bencil olduğum ve tamamen kendi arzularıma göre şekillendirdiğim cümleler oluyor. Bu albüm, bu tarzın sürdürülebilirliğini sağlama amacı güdüyorsa kesinlikle kusursuz ve mükemmel; fakat benim beklentim daima bu sürdürülebilirliğe bir yenilik katmak ve uygulanan o tarzı biraz daha genişletme üzerinedir. Bu sürdürülebilir olma çabası kesinlikle eleştirilecek, kötümsenecek bir şey değil. Söylemeye çalıştığım şey bu mükemmel çalışmaya eklenecek ufak tefek detaylarla bir basamak daha atlatmak ile ilgilidir.

Albümde keşke dediğim en büyük düşünce trompet, saksafon, trombon gibi nefesli çalgıları daha yoğun duyabilme üzerinedir. Bu tamamen tercih meselesi. Özellikle nakarat kısımlarında bu açlığı hissettim. Bunun yanında bazı şarkılarda boşluklar yaratarak, şarkıyı akışına bırakmak ve enstrümantal kısımları haz açısından doruk noktasına ulaştırarak, gidişatı renklendirmek çok hoş olurdu. Hatta bu kısımlarda daha caz'a kayan davullar ile kontrbas sesi duymak fena halde keyif verirdi. (Bu tamamen benim hayalim tabi... )

Bayan vokaller inanılmaz hoşuma gitti. Yerinde vurgular, girişler, sesin vokalden öte enstrüman olarak kullanımı ders niteliğinde performansa sahip. Daha önce bu örneği Magyar Posse ve Setna'da görmüştüm. Setna'da doğrudan vokal vardı ama çok dikkat çekici bir kullanım söz konusuydu.

Gün Sözleri için söyleyebileceğim şeyler şimdilik bu kadar. Yora dinlenmesi, sahip çıkılması gereken bir grup. Bizler Yora gibi gruplara değer verdikçe, onların müziğe/sanata küsmesine engel olacağımız hissine sahibim. Bu düşüncem sadece Yora değil, tüm samimi ve içten sanatçılar için geçerli.

Gerçek ve samimi duygularla dolu albümleri için Yora'ya teşekkür ederiz.

http://yoraistanbul.tumblr.com/ (blog yazan grup iyi gruptur)
http://twitter.com/yoraistanbul
http://www.myspace.com/yoramusic

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder