25 Haziran 2013 Salı

Meğer ne çok dostumuz varmış!

Malum bir aydınlanma yaşıyoruz. 31 Mayıs'dan bu yana hayatımızda çok şey oldu. Nereden başlasak, ne desek bilmiyoruz. Ancak şu an için diyebileceğimiz tek şey var; " Biz bu kadar çok dostumuz olduğunu gerçekten bilmiyorduk"

Neler mi oldu?


Massive Atack aşağıdaki fotoğrafı ve yorumu facebook hesabından paylaştı;


"This is a pic of the protestors in #Turkey last night. They're winning everyone's hearts except 


Erdogan's. #Win pic.twitter.com/GxddjivjP7"




Oi Va Voi  facebook sayfasından aşağıdaki fotoğrafı ve mesajı bizlerle paylaştı;


"The world is watching and the Turkish people are not alone. Violence against the people needs to stop and be replaced by freedom of speech and real democracy."




System of a Down  solisti Serj Tankian  Twitter hesabından Başbakan'a yaşanan olaylar hakkında tweet attı. 





Dredg Facebook hesabından aşağıdaki mesajı paylaştı;

"Our Turkish friends need your help and attention.........

For the past few days, peaceful Turkish citizens have been protesting the demolition of Taksim Gezi Park, one of the few green areas left in the center of Istanbul. The plan by the Erdogan-run AKP government is to build a large shopping center instead, benefitting his own interests and filling his own pockets. Create awareness internationally about our plight, or matters are going to get much, much worse. We want all international media channels - social and mass - to report this news.
This has become a matter about more than just saving trees. This is an 'I can do whatever I damn well want', fascist mentality that not only supresses but attacks its own people.
To make matters worse, media channels are being censored so as not to display the news.
#direngeziparki is now the 2nd worldwide trending topic on Twitter.
Please help us to share this message and stop Erdogan's ruthless, inhumane acts.
What you can do:
- Forward this message to everyone you know
- Send your support messages through twitter with the #direngeziparki hashtag
- Tag @bbc @cnn @reuters and other large media channels in these posts
- Post this message on facebook
- Let your local and national media channels know"


Manu Chao hem twitter'dan hem de hazırlamış olduğu bir video ile bizlere desteğini sundu;




Grizzly Bears uzaklardan aşağıdaki mesaji ve fotoğrafı bizlerle paylaştı;


"Help spread the word. The Turkish media is silent about the human rights atrocities right now so they are counting on everyone to use all forms of media to raise awareness! More info here




Beirut'tan tanıdığımız Zach Condon İstanbul'a kadar geldi, bizler için direndi. Şu şekilde bizlere seslendi;


"şu anda Istanbul'da olduğum icin çok mutluyum #direngezi #duranadam. I'm so happy to be in Istanbul right now #occupygezi #standingman"




Muhtemelen arada kaçırdığımız post'lar ya da paylaşımlar olmuştur. Kaçırdıklarımız için şimdiden affola. Halen ne çok dostumuz varmış demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

 Meğer ne çok dostumuz varmış...

24 Haziran 2013 Pazartesi

#DirenTürkiye!

Merhaba,

25 gündür gündemimizde yılların baskısıyla oluşmuş, "3-5 ağaç"la patlak vermiş derin bir mevzu var. Bu sebeple, son günlerde çoğumuzun yaptığı gibi blog olarak da rutinimizin dışına çıkıp, sosyal medya hesaplarımız haricinde hiçbir şey paylaşmadık, paylaşmamızın da hiç bir manası yoktu zaten!

Biz de yine biraz olsun kafamızı müzikle arındırabilmek için, bu ayın "geç kalmış" mixine elimizden geldiğince bir anlam yüklemeye çalıştık.

Mix'in oluşturulmasında büyük payı olan Gizem'e de sevgilerimizi yolluyoruz.

#DİRENTÜRKİYE!



#DirenTürkiye! from BirBabaIndie on 8tracks Radio.

5 Haziran 2013 Çarşamba

Gezi Parkı'na Kütüphane Yapılıyor (Gizli Özne: Yitik Ülke)




1 yıl önce bir kitap yazmak için klavyenin başına geçtim. Kendi içimde anlatmak isteyip, biriktirdiğim şeyler vardı. 6-7 ay sonra yazıp bitirdim kitabımı. Sonra her heves edip bir şeyler yazan insanlar gibi kitabım için bir yayınevi aradım. Tanınmış yayınevlerinin bir kaçına e-posta gönderdim. Dönmediler. Bir tanesiyle görüştüm. Onunla da yeteri kadar samimi bir ortam yaratamadık. Derdim sadece şuydu. Kitabımı basın ama gelir elde etmek istemiyorum. Kitabımı Tema'ya bağış karşılığında satın diye ifade ettim. Malesef kimseyi bulamayınca kendim basıp, yayınlamaya karar verdim.

İşin hikâye kısmını geçiyorum. Söz konusu benim kitabım falan değil. O bir şekilde yolunu bulacaktır. Bu süreçte ben google'a girip şöyle bir şey yazıp arattım. "yayınevi kurmak" 

Karşıma ilk sırada ekşi sözlük geldi. Hiç düşünmeden girdim. Okumaya başladım. Sözlükteki girdilerden 2.sıradakinde şöyle yazıyordu. 



aklımdaki ilk fikirdir. bile bile lades demektir benim için bir yerde de... bu hafta çalışmalara başlıyorum, ama sonu ne olur bilemem dediğim bilinmezliktir, güzelliktir, hüzündür, çikolatadır, frezya kokusudur, aşktır, hepsidir ve her şeydi kitap. (07/04/2006)


sonra ise şu;

pek çok mesaj alıyorum bu düşümle ilgili. ne oldu, gerçekleştirebildiniz mi, yayınevi kurmak ve yürütmek nasıl bir şey, nedir ne değildir... elimden geldiğince tüm arkadaşları yanıtladım, yanıtlıyorum. benim düşümün somut hali şu oldu dostlar: http://www.yitikulkeyayinlari.com/ (08/04/2011)



neruda kullanıcı adıyla bu iki mesajları yazan adamı merak ettim. Paylaştığı internet adresine girdiğimde Tayyare isimli kitabı gördüm. Muhteşem bir kapağı vardı. Aşağılara doğru indikçe bir hazineyle karşılaştım. İsmilazımdeğil isimli kitabın içeriğini okuduğumda "tamam doğru yerdeyim!" dedim. O an heyecanım oldukça yüksekti. Hemen twitter adreslerine girip takip etmeye başladım. Saniyeler sonra geri bildirim geldi. Böyle güzel bir şey yapan adamın adının Kadir Aydemir olduğunu öğrendim. Twitter'da yazdığı her şey kitap olan bir adam Kadir Aydemir. Bu konuda oldukça samimi ve istekli. Twitter'da kitaplarla ilgili yazı yazan bloggerlardan kitap tanıtımı için destek isteyen mesajlar yazdı. Bu vesileyle mesaj attım kendisine. Bir Baba Indie'nin bir müzik blogu olduğunu; eğer müzik temalı kitapları olursa seve seve tanıtacağımızı söyledim. Müzik temalı kitapları olmadığını söyledi ve teşekkür etti. Bizde beklemeye geçtik.

...ve geldi çattı Gezi Parkı Direnişi!

Yetebildiğimiz kadar hem sosyal medyada, hem meydanda direnişe katıldık. İtiraf etmeliyim ki müzik dünyasında hiç sevmediğim, devamlı eleştirdiğim bir çok grubun, bir çok müzisyenin duruşlarını, yaptıklarını, yazdıklarını görünce kendimden utandım. Ne haldeymişiz, nasıl bir  zihin körlüğündeymişiz bunu anladım. Bu süreçte bir yandan gözlerimiz açılırken bir yandan da sosyal medyada yazılanları retweetleyip durduk. Medya susmuşken etrafta kim varsa, kim direnişe bir harf yazdıysa retweet ettik. Kendi hesabımdan yaptığım paylaşımlarda sanırım en çok Yitik Ülke ve Ediz Hafızoğlu'yla karşılaştım. Sürekli, canla başla direnişin istihbaratı gibiydiler.

Şu an kadar size Yitik Ülke ile tanışıklığımı yazdım. Şimdi ise Yitik Ülke'nin direnişi daha nitelikli kılan esas girişimini yazacağım. Gezi Parkı'na kütüphane kuruluyor. Yitik Ülke ve Kadir Aydemir bu girişme öncü olarak harekete geçtiler. Gezi Parkı'nda büyümeye devam eden anlamı çok büyük olan bir kütüphane yapıyorlar. Herkes evlerindeki kitapları getirip oraya koyuyor. Twitter'da saniyede bir gelen mesajları gördükçe inanılmaz duygulandım. Direnişi kirletmeye çalışan insanlara bundan daha iyi bir cevap olamazdı. Bu kütüphane girişimini okurken bir yandan da direnişi desteklemeyen ve direnişin altında sadece akp karşıtlığı olduğunu savunan, gerçeği görmeyen bir kaç kişinin yazdıklarını takip ettim. İçimden "keşke kendi ideolojilerine ait bir kaç kitap alıp kütüphaneye koysalar" dedim. Sonra düşündüğümü twitter'dan paylaştım. Direniş ilk günden bu yana herkese kapısını açtı. Siyaseti, ayrımcılığı, ırkçılığı, ötekileştirmeyi, cinsiyet ayrımcılığını vs. her neyse onu dışarı itti. Direniş, kapıdan içeri sadece iyi niyeti, hakkını arayan halkı aldı. Bir hafta öncesine kadar insanlara olan inançsızlığımın şaşkınlığı karşısında direnişin içinde varolmaya çalışırken bir yandan da insanların içindeki güzelliğe bakıyordum. Hâlâ bakmaya devam ediyorum. En büyük kaygım bu güzel insanların eskiye dönmesidir. 




Bir Baba Indie kendi halinde bir müzik blogudur. Yazacak çok şeyimiz var. Zira ilk yola çıkarken başka şeyler de yazdık. Bu konuda kendimize sınırlar çizip kendimizi hapsetmenin bir anlamı yok. Biz yine müziği yazmaya devam edeceğiz ama yeri geldiğinde güzel olan şeylere sayfamızı kapatmayacağız. Gezi Parkı'na Kütüphane projesini sonuna kadar destekliyoruz. Kütüphanenin büyümesi için gereken neyse yapacağız. Son olarak; yitik ülke yayınlarının müzik temalı kitabı yoksa biz yazarız belki; kim bilir! 

Tüm Direnişçilere, Yitik Ülke'ye, Kadir Aydemir'e ve projeyi destekleyen herkese Bir Baba Indie'den selam olsun.